Üniversitemiz Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, D vitamininin meyve sineği üzerindeki etkisine yönelik yaptığı çalışmayla literatürü genişletme konusunda önemli bir adım attı.
Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel’in danışmanlığında yürütülen çalışmada, Öğr. Gör. Dr. Gökçe Üstündağ ve yüksek lisans öğrencisi Ecem Öykü Özdoğan yer aldı. Özdoğan’ın yüksek lisans tezi doğrultusunda yürütülen çalışmada, Biyoloji Bölümü Hayvan Fizyolojisi laboratuvarında D vitamininin model organizma olarak meyve sineği “drosophila melanogaster” üzerine etkisi araştırıldı.
Çalışmanın danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Kemal Büyükgüzel, D vitamininin önerilen dozlarda kullanılması halinde toksik bir özellik taşımadığını belirtti. Araştırmada, D vitamininin yüksek dozda kullanımının tarım zararlıları ile mücadelede, düşük dozlarda kullanımının ise faydalı böceklerin biyolojik özelliklerinin iyileştirilmesinde değerlendirilebileceğini tespit ettiklerini söyleyen Büyükgüzel, yapılan çalışmanın literatüre de önemli katkılar sağladığına dikkat çekti.
‘D Vitamini Fazlalığında Toksik Etki Görülebilir’
D vitamini eksikliğinde raşitizm, osteomalazi ve osteoporoz gibi kemik hastalıkları, kolon, prostat ve meme kanserlerinde artış, depresyon, solunum enfeksiyonları ve çeşitli kas-iskelet, fibromiyoloji ağrılarının oluşabileceğini dile getiren yüksek lisans öğrencisi Ecem Öykü Özdoğan, D vitamini fazlalığında ise toksik etki görülebileceğine işaret etti. Özdoğan, bunun sonucunda da gastrointestinal rahatsızlıklar ile poliüri, polidipsi gibi nörolojik rahatsızlıkların meydana gelebileceğinin altını çizdi. D vitamininin meyve sineğinin bazı biyolojik özelliklerine etkisini araştırmayı sürdürdüğünü belirten Özdoğan, model organizma olarak kullandıkları drosophila melanogaster'in, yaşlanma, genotoksiksite çalışmalarında, genetik ve gelişim biyolojisinde en çok kullanılan organizmalardan biri olduğunu ifade etti. Özdoğan bu türü seçmelerinin nedenlerini laboratuvarda yetiştirilmesinin düşük maliyetli olması, üreme döngülerinin kısalığı, birçok drosophila geni ile insan genlerinin homolog olması ve aynı zamanda biyotransformasyondan sorumlu enzimlerinin insandakilere benzemesi olarak sıraladı.